Sizlere güzel hikayeler, insanın içini umutla dolduran başarı öyküleri anlatmayı seviyoruz.
Ama bugün farklı olacak.
Bugün size hayvan kurtarma operasyonları sırasında karşılaştığım en acı verici hikayelerden birini anlatacağım. Bu hikayeyi paylaşmamın sebebi ne koşullarda, nasıl bir sistemle çalıştığımız, sahiplendirmeyle ilgili kurallarımızı nasıl belirlemiş olduğumuz ve neden bu kurallarda herhangi bir istisna kabul etmediğimiz konusunda ufak bir fikir sahibi olabilmeniz.
Missy iki sene önce bir SHKD gönüllüsü tarafından kurtarıldı. Çok sevimli, iyi huylu, yumuşak, dişi bir köpekti. Barınağa geldiğinde cinsel istismar belirtileri gösteriyordu. Tecavüze uğramıştı.
Tecavüzcü kurbanını iyi seçmişti. Missy karşı koyamayacak kadar yumuşak başlı ve sessizdi. SHKD aylarca bu köpek üzerinde çalıştı, onun iyileşmesini kendilerine misyon edindiler, köpeğin kendine güveninin yerine gelmesini
sağladılar.
Let’s Adopt hayatına yeni başlamıştı…Sadece birkaç üyemiz, çok fazla fikrimiz vardı.
Missy‘nin fotoğrafını facebook profilime ekledim ve o günlerde grubumuzda bulunan 400 civari kişiye bir e-mail gönderdim.
Birkaç saat içinde üyelerimizden birinden bir e-mail aldım. Üyenin adı Hakan Bozkurt’tu. İyi bir adama benziyordu; köpeğinin yaşlılıktan öldüğünü ve onu nasıl da özlediğini anlattı bana… Çocuğu için bir köpek sahiplenmek istiyordu. Cins hiç önemli değildi.
Onu sevmiştim.
Barınakta buluştuk, yanında çocuğu ve bir arkadaşıyla geldi.. İyi insanlardı, hayvanseverlerdi, kibardılar. Missy‘yi sevdiler, Missy de onları sevdi.
Ailenin iletişim detaylarını aldık, köpeğin hikayesini anlattık; adam bu konuda deneyimliydi, biz de ona güvendik.
Böylece Missy küçük kuyruğunu sallayarak arabaya atladı; hayatının en güzel günlerinden biriydi bu.
Hemen o gece onları aradık…Missy çocukla birlikte uyuyordu. Bize fotoğraflar gönderdiler…Her şey harikaydı!
Bir hafta sonra işlerin nasıl gittiğini öğrenmek için tekrar aradık…Telefonu Hakan Bozkurt açtı. Sarhoştu.
Bize Missy’nin üç gündür kayıp olduğunu söyledi. Köpek kaybolmuştu.
Altı yaşındaki çocuğu Missy’yi sokakta tasmasız gezdiriyormuş, o esnada bir kamyon geçmiş, çocuk korkup kaçmış.
Kendisi Missy’yi aramak için HİÇBİR ŞEY yapmamıştı. Hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam etmişti.
Missy’yi üç gün boyunca her yerde aradık. Bütün barınakları, sokakları gezdik, her yere posterler yapıştırdık.
Hiçbir sonuç alamadık.
Missy’nin bir yerlerde harika bir aileyle ve huzurlu bir evde mutlu bir yaşam sürdürdüğüne inanmak isterim ama bu sadece kendini kandırmak olur.
Muhtemelen Missy öldü. Eğer ölmediyse de bir inşaat alanında çöplükten yiyecek arayarak hayatta kalmaya çabalıyordur ya da bu gitgide genişleyen uçsuz bucaksız şehrin ormanlarından birine bir belediye tarafından atılmıştır.
İşte böylece Missy öldü…ve ben bu konuda hiçbir şey yapamadım. Ama yapabildiğim bu olaydan bir ders çıkarmak oldu; sahiplendirmede ortaya çıkabilecek problemleri en aza indirgeyen bir sistem geliştirdim. Topluluğumuzu genişletirken bir yandan da başarılı sahiplendirmeler gerçekleştirmemizi sağlayacak bir dizi kural…
Sahiplendirmede geçerli üç ana kuralımız işte böyle doğdu:
1. Ailenin halihazırda bir hayvanı olmak ZORUNDA.
2. Hayvan bahçede değil evin içinde aileyle yaşamak ZORUNDA.
3. Hayvan çiğ etle beslenmek ZORUNDA.
Let’s Adopt! bünyesinde yapılan her sahiplendirme benim tarafımdan
onaylanmak zorunda ve hangi aileyle sahiplendirme için konuşsam
aklımda her zaman Missy var.
Missy’ninki acı verici bir başarısızlık hikayesiydi… Ama dersimizi aldık ve binlerce hayvanın kurtarılmasını sağlayan bir sistem yarattık.
Eğer ileriye dönük adımlar atmak istiyorsak başarısızlıkları da kabullenmeye hazır olmalıyız. Bu hepimiz için, yaptığımız her işte geçerli.
Bunu asla unutmayın.
1.ve 2.ci kuralı anlıyorum.Ama 3.cü kuralın Türkiye şartlarına uygun olmadığını düşünüyorum.Etin kilosu olmuş 30 lira kedi yada köpek bir oturuşta 250gr -500gr et yiyor.İnsanlar kendilerine dahi et alamadıkları bir ülkede çiğ et diye ısrarla üzerinde durmak sahiplendirilme oranını düşürür diye düşünüyorum.Çünkü kendimden biliyorum Ekim ayında kedim bir araba kazasında vefat etti.Madem buraya üyeyim burdan alayım nasıl olsa farketmez hayvandır sevgi yeterlidir diye düşündüm ama
şartlarınızı okuyunca vazgeçtim:(
Bu arada Bruce adlı kedi hep aklımda kaldı:( Canım benim.Kedime çok benziyordu:(
Herneyse sokakta bulduğum 2 kediyi sahiplendim aşılarını kısırlaştırılmalarını sağladım ve ev de beslemeye başladım.
Yediğim yemeklerle va mamalarla besliyorum.Çevreme bakıyorum ve etrafımda bir kediyi ya da köpeği çiğ etle besleyebilecek ekonomik duruma sahip olan kimseyi göremiyorum.Lütfen söyleyin bizler aynı ülkedemi yaşıyoruz?
Bu arada 1 de köpeğim var onuda söyleyim:)Sizin şartlarınıza uymuyor beslemem ama onlar da bende mutluyuz en azından karnı doyuyur ve de seviliyor.
Barınaklarda daha kötü şartlar altında yaşamaktansa sokaklarda aç bişekilde dolaşmaktansa evde pişen yemeklerle mamalarla beslenmenin hem onların hem bizim açımızdan daha iyi olduğunu düşünüyorum.Bütün çocukluğum eşekten tutun da kümes hayvanlarına varana kadar hayvanlarla geçti. Onları seviyorum korumak gözetmek istiyorum ve bu konuda elimden gelen gayreti gösteriyorum enazından sokağımda mahallemde .
Ama dediğim gibi şartlarınız Türkiye için çok ağır 4000 lira geliri olan bir kişi olarak ben ”yok ben bu şartlara uygun değilim ” diye düşünüyorsam birçok kişi de böyle düşünüyordur.
Yaptığınız işleri ,çabaları takdir etmemek mümkün değil.Ama lütfen tekrar beslenme konusunu tekrar düşünün.Bundan dolayı defalarca yayınlamanıza rağmen geçici yuvalardan birisi olamadım olmadım:(
Hayvanlar için yaptıklarınıza tekrar tekrar ve de tekrar teşekkürler..
Let’s Adopt is the proud of Turkey on Animal Welfare and day by day of the world.
Thanks Viktor Larkhill…We learned so many important things from you…
We learned to save a LIFE from you.
slm.ßende o 3. kuralı anlayamadım :S ßana bi çok kişi köpeğe çiğ et vermeme konusunda ciddi uyarılarda bulundu.ßnde köpeğime çiğ et vermeyi düşünmüyorum :S zaten çiğ et zararlı deil mi?? :S:S:S